Pazartesi, Kasım 21, 2005

zaman gelir gittiğimiz yerlere geri döneriz elbet

bu gün vaz geçtiğimiz yada askıya aldıgımız yere bir gün yine gelir ve nerde kalmıştık deriz elbet hem belki alacagımız ders tanıyacagımız durum varmış, diye düştüğümüz.bu durumdan kurtulmasınıda biliriz emin adımlarla yürümesini doğru karar vermesini öğeniriz hayaller dursun kenarda bir gün gerçek olmak üzere bu günlerde bize destek olan bizi unutmayan dostlar sağolsun bu güne kadar attıgım her adımı kendim attım ve hiç pişman değilim ve bunları görmek bana pahalıya mal olsada iyiki bunları gördüm.........

Salı, Kasım 15, 2005

verilmiş sadakan alacagın nefes varmış

işte böle kardeşim hayat zor ölüm var yaralanma var kazada yapmak var neyse şimdilik geçmiş olsun diyelim biraz iyileş yapacağımı biliyorum sana. içine ettin motoron be, neyse dikkatli olmak lazım insanlarla iyi geçinmek lazım anne baba duası almak lazım bide motoru iyi kullanmak lazım tabi,ama kabahat bende öle çoluk çocugun eline verirsem olacağı bu mazallah başına bişi gelir ver hesabı annesine babasına işin yoksa oyuncak deyilki bu girceksin bi arabanın altına çık ondan sonra hesabın içinden farukcuğum dikkat !!!!



Cuma, Kasım 11, 2005

ağlayası gelirya insanın


sıkıntılı bir günümdeyim bu gün hastalığımdan fazla bir şey kalmadı ama içinde bir sıkıntı var nedense bazen ağlamaklı oluyorum o anda ne kadar aglamak istediğimi bilemessiniz ulan iki damla be fazla deyil iki damla aksa gözümden belkide rahatlıyacağım ama nerde sanki göz yaşlarım benden alınmışlar duyguzlaşmış hissediyorum kendimi hepde gülememya biraz ağlasam bu kadarda aglamak istermi insan niye istemesinbe ister tabi insan aglamayada hasret kalır hani bir söz vardır bilirmisiniz ne kadar gülersen o kadar aglayacaksın ve ne kadar aglarsan o kadar güleceksin diye belkide bu gülmelererin karşılığı bu kadar artmasındandır benim korkum bazen gazetede yada radyo televizyonda bi haber görürüm ve agalamaklı olurum ama daha fazlası olmas belkide göz yaşı denilen nesne vucuttan atılması gereken bir zehir sen onu içine akıtınca duyguların zehirleniyor ve ölüyor tabi duyguların ölünce sende ölüyorsun ister istemez eger yaşadıgını sanıyosan yanılıyorsun yaşamak yemek yemek su içmek yatmak deyilki yaşamak ağlamak gülmek sevinmek üzülmektir

Pazar, Kasım 06, 2005

bügün bayram erken kalkın çocuklar

"BU GÜN BAYRAM ERKEN KALKIN ÇOCUKLAR"
bir zamanlar böyle bir şarkı vardı ,çocukların barış abileri vardı herkes çok severdi şarkıyıda abilerinide ama şimdi yok bayramlar eski tadını vermiyor çocuklar büyüdü bayramlar sihrini kaybetti. ama sizde hala o tatlı bayramlardan varsa benle paylaşırmısınız , sihir dolu bayramların geri gelmesi temennisi ile bayramınız mübarek olsun...

Pazar, Ekim 30, 2005

amaçlar & araçlar birbirine karışırsa


neden her şeyi birbirne karıştırır insan oğlu. bizim rahat yaşamamız için konmuş kuralları o kadar kutsallaştırırlar ki sanki biz o kurallara uymak için yaşar oluruz yine böyle bir afiş gözüme çarptı bu gün cumhuriyet ten bahsediyodu o kadar kutsanmıştıki ondan daha kutsal bir şey bir varlık bir inanç olamaz diye düşünüyor insan. bence cumhuriyet bir araçtır insanlar için rahat , huzurlu ,adeletli bir şekilde yaşamak ve herkesin söz almasını sağlamak için kurulmuş bir yönetim sistemidir sadece. ama bunu söylemek yasakmıdır yada birilerinin tepkisinimi alır diye insanlar bunu söylemiyorlarmı orasını bilemyecem hani bir söz vardırya "elinle düzelt olmadı dilinle düzelt oda olmadı kalbinden buuz et " diye, herhalde herkes sonuncusunu tercih ediyor birsürü halt karıştırıyor vatandaş ve cumhuriyeti atatürk kü öne iterek gizliyor yediği haltı ne alaka diyebilirsiniz şu alaka eğer bu memlekette hakiki bir atatürk, çü var ise bir tanesi de bendirim eger hakikaten cumhuriyet çi de varsa oda benim ama olmak olmamak deyil sorun sorun abartmakta hani tarikat şeyhleri vardır ve müritler vardır şeyhe o kadar hürmet gösterirlerki belki ilahlarına o kadar hürmet gösterseler fazlasıyla mükafatlanacaklardır aslında demek istediğim ne tarikat , ne şeyh , nede cumhuriyet bir amaç değildir . ha şunuda eklemeden etemeyecegim amaç değil diye yıkın da demiyorum kimseye ama hak ettiğinden fazla değer vermeyin hiç bir nesneye yada her varlıga bu gün her hangi bir islam ülkesinde şeriat olsa seriat ALLAH,ın kanunlarıdır siz ALLAHI bir yana bırakın ve sadece şeriat deyin ne kadar da tezat bi durum deyilmi olması mümkün deyil gibi bir şey benim annatmak istediğim bu hem gerçeklere dönmek lazım gerekmiyormu artık fazlaca hayale kapılmadıkmı ne dersiniz . ha şunuda unutmadan söyleyeyim hemen tabi insanlara hizmet kolaylık getiren her şeyin belli bir kutsallıgı var ama iyi ayarlamak lazım bence hem neden bu yasaklar eğer cumhuriyet bir özgürlük ise her şeyi tartışabilmeli insan eger bunlar yapılamıyorsa bir sorun var demektir hem bu sistem halkçı deyilmidir ee o zaman bu halkıda dinnemesi gerekmezmi bıak halkı , o toplumun düşüncelerini aktaran yazarların konuşmasına izin vermesi gerekmezmi en azından şimdilik bu kadar vessalam ....

Perşembe, Ekim 20, 2005

eger uykuda bir ölümse neden korkulurki ÖLÜMDEN .!!!!

dün den bugüne yaptıklarım


dün sinamaya gittim kimsenin begenmediği filmi begendim nedendir bilmiyorum belkide benim sevdiğim bir yer olan darendede çekilmiş olması beni bu filme bu kadar ısındırmıştır dile kolay tam bir senem geçti benim o topraklarda bir kaç memleketimden biridir orası sinamadan cıktım büroya geçdim saat on gibiydi herhalde biraz bilgisayar başında durdukdan sonra gözlerim kapanmaya başladı ve ben az uzanim diye koltuga uzandım ve kardeşim beni aradı kendi odasından telefonla naptıgımı sordu ve git çekyata uzan dedi bende uzandım ve uyumuşum taaki saat üç gibi beni uyandırdı motorun anahtarını istedi ben uykulu bir şekilde çıkarıp cuzdanı vermişim ada ben anahtarı istiyom cüzdani deyil dediş bende tamam içinde iki aylık var bir aylıkda sen koy demişim ama neden böyle birşey dedim çok alakasız çünkü acaba rüyamda gördüğüm birşeymiydiki neyse nasıl etmişse bulmuş anahtarı bir yerden biraz zaman geçtikden sonra yine geldi bu sefer sahurluk yiyecek vardı kokusundanmıdır nedir hemen kalkdım bu sefer ve yedim nerdeyse uykumuda almıştım biraz oturdum sıgara felan içtim o arada cemile abla aradı ve sahura gelmemizi söyledi ve kalktık üsküdardan beşiktaşa geçtik hoş nerdeyse doymuştuk zaten ama olsun yedekledik oturduk biraz burdamı yatalım yoksa büroyamı geçelim dedik ve televizyondaki program bitene kadar duralım ve ondan sonra çıkalım dedik tabi ehi bu programı izlediğinden hemen vurdu kafayı yattı bir akşam ve gecem de böle geçti dolu dolu yani bgazen diyorum ki kendime uyku güzel ama uyudugun zaman yerine gezmek yaşamak daha güzel bu arada bu yaptıklarım tek olmadıgım için belki bu kadar kayda degerdir

Çarşamba, Ekim 19, 2005

yagmur ,dolu,kar,güneşve cennet,cehennem

şöyle bir havaya baktım ve kendimce sevindim sebebi ise bulutların gitdiğini sanmamdı meger yanılmışım ben tam dagıtıma başlamk üzereydimki ufaktan yagmur başladı neyse ben aldırmadan sürdüm motorumu ve altunizadeye kadar gittim oda ne birden dolu başladı ama ilk etapda o kadar şiddetli değildi biraz daha zaman geçti ve şiddetlendi her yer bir anda beyazlara büründü allahım bu nasıl bişi sanki kursun , ben oldugunca çabuk bir şekilde sığınacak bir yer ararken dolu taneleri kaskımın ön kısmından suratıma yapışıyor ve ben sığınacak bir yer buldum tabi ve başladım dolu yagışını izlemeye tabi doludan oluşan trafikde promosyon olarak yanında ve o gün iki saatde bitirmem gereken işimi ortalama dört saatde bitirdim ve o ana kadar hayatımda böyle bir olayın içinde olmadıgımı fark ettim nasılmı içindeydim taa ortasında ve şimdi düşünüyorum kar bazıları için güzel bir şey gülerler eylenirler kimisi içinde işkence üşür donar yolda kalır hakeza sıcakda öyle kimi günüşlenirken çalışan insanlarda zorlanırlar ve şöyle bir şey geldi aklıma dedim ki kendi kendime acaba cennet cehennemde böyle bişeymi birisi sefa sürerken aynı kişi ayni şeyden zevk alacakmı birini yakan ateş diğierini ısıtacakmı birinin yediği meyve diyerini zıkkım olacakmı ne dersiniz ....?

Cumartesi, Ekim 15, 2005

takımların kardeşliği I LOVE YOU SİVAS & BJK














hangi takım diyeceksiniz belki, hem bu zamanda bütün takımlar bir birine düşmanken nasıl olur böyle birşeyde diyebilirsiniz. ama var hemde beşiktaş ile sivas spor arasında hemde öyle yapmacık bişi değil gerçekten kalpden bir bağlılık bu, rıza hocamız hemşerimiz ondan sonra 58 numaralı forması ile ibrahim toraman ki gerçektende bizi defansta çok iyi temsil ediyor gerçektende insan izlediği zaman göğsü kabarıyor işte bi sivaslı bu kadar iyi oynar diyor hatta verdiği paslarda göle giden topları engellemesinde duydugum o hazı annatamam, işin açıkcası bizden kendimden birisinin yirmibeşbin kişiyi coşturması çok güzel bir duygu rıza hocanın sivasda bir caddeye isminin verilmesi ne kadar doğru bir karar oldugu görülüyor hem yıllarca osmanlıya akıncı yetiştirmiş pehlivanlarıyla tanınmış bır memleketi çok güzel bir şekilde temsil etmenin hediyesi olsa gerek ona. gönül isterki diyer takımlardada aynı kardeşlik olsun bizim insanımız sağ duyulu bagrına basmasını bilen kişiler bence bunu fazlasıyla hak ediyor sevgi saygı ve kardeşlikle sahada yarışmak temennisiyle ( tabi el degmemiş temiz bir ligde ) bu el mevzusundan sadece fenerbahçeliler alınsın lütfen :) ....

Cumartesi, Ekim 08, 2005

yazacak bir şey bulamadım ve hoşuma giden bir şiiri sizle paylaşmak istedim






BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!

Arif Nihat ASYA

bu şiirde geçtiği gibi gerçekdende bu vatan topraklarında her din, ırk ve meshepden olan yani yetmiş yedi buçuk millet huzur içinde yaşama temennisinde, ne iyi olur ama, herkes sağ duyulu içden olsa ab da neymiş biz kendimize yeteriz o zaman hem huzurun olduğu yerde berekette olmazmı sevginin olduğu yerde kavganın ne işi var daha düne kadar osmanlı sancağı altında kardeşce, barış içinde yaşayanlar da biz degilmiyiz. hem o zaman yokmuydu alevisi, sunnisi, kürdü, cerkezi,lazı bizi bu kadar birbirimize düşman eden nedir peki bu kin kime ve neden. sorun kendinize eğer bir ırka bir meshebe düşmanlığınız varsaki yok olmasını temenni ediyorum .

Çarşamba, Ekim 05, 2005

su bu kadar lezzetlimiymiş yahu



dün ben oruçluydum. hani her sene olurya, diyer islam ülkeleri bir gün önce başlar bizim devletimiz, hani şu laik din işlerini devlet işlerinden ayıran devletimiz, nedense diyer islam ülkelerinden daha çok islami bilgiye sahip olur ,ve hiç uyum saglamaz. neyse böle bi sene içersindeyiz işte ve bazıları dün başladı oruca bazılarıda bu gün ben dün iftara eve gittim ve sofra kuruldu , yemegi yerken bir bardak su içtim ama nasıl geldi bir bilseniz içim yanmış kavrulmuş suyu içince sanki foşladı bogazım midem. neyse tıka basa yemek yedim, hemde rahatsız edecek derecede açlıgın verdiği saldırganlıkla ne var ne yok süpürdüm sahura kalkdıgımda birşey yememe gerek yoktu. sadece çay felan içtim ilk gün hele yemekten sonra içilen o sıgara bambaşka oluyo demekki herşeye acıkacaksın yemek su sıgara bunlara acıkmadan yediğin zaman bence hiç tat almıyosun ben bunu dün birkez daha gördüm ve hızlı bir şekilde başladım genelde ilk günlerim böle sorunlu oluyor ha bu arada şunuda söleyeyim belki dünkü o açlıgımın nedeni kimsenin oruç olmamasıdır herkes yemek yiyor ,sıgara içiyor ben sadece bakıyorum normal az bile yapmışım dün onların ardında fenelaşacak kadar yesem yeriydi :)))....

Pazar, Ekim 02, 2005

birileri bana bunu yaptı ama yanına kar kalmayacak!!!!


bundan 10 gün önce başladı her şey ilk olarak telefonum kayboldu şimdide makinam kayboldu ben salihden şüpeleniyorum denize atcam felan demişti günahınıda almak istemiyorum inşallah şakadır bu evede bırakmadım belki annem de saklamış olabilir çıkar inşallah deli gibi seviyorum çünkü benim olan nadir şeylerden motorum tavşanlarım kedim pamuk ve makinam gerçi hiç öle adam akıllı kullanamadım ama olsun varlığı bile insana güven veriyodu bakalım gün doğmadan neler dogar sözü burdada gerçeklik payını göstercekmi ama bu bir şakaysa eğer bunu bana yapanı yakalarsam oycam haberi olsun kurşuna dizcem (mecazi anlamda ) tabiki ama çok büyük bi hata yaptıgını söyleyebilirim ha bu arada diğer hattıma bi sapıkda dadandı avea abone merkezindeki ne idüğü belirsiz şahsiyet bana canım dedi ne var bunda demeyin çocuk top gibin ipne gibin bişi :) bazen bendemi bişi var demeden edemiyorum ne yapmam gerekdiğinbide bilmiyorum bu gün beşiktaş samsun maçına gidecektik yamur yağdı ama yine de gidecez tabiki ben bunada hazırlıklıyım daha ikigün önce yarım düzüne yamurluk almıştım nolur nolmaz die demek bugüne kısmetmiş giymek ve hayatımda ilk defa maça gitcem bakim nasıl oluyo fıkrada annatıldıgı gibi donla sahaya çıkıp yuvarlak bi nesneye mi vuruyolar deli gibi bi otarafa bi bu tarafa koşturma sebebleri nedir bu çocuklar bu işden para kazanabiliyorlarmı bunu öğrenmeye çalışcam eger kazanamıyolarsa bizede dagıtım elemanı lazım işe alırım bekli şimdi esranın masasındayım ve kapıyı açtım balkona yağan yağmur danelerinin şırıltılarını dinniyorum gerçi epey zaman oldu istekli bir şekilde yamur altında gezmeyeli şemsiyesiz ve yamurluksuz hanı ıslanır ya saçların ve yumuşacık olur ya işte öle olmayalı epey oldu sanki artık korkar oldum ıslanmaktan içimden deli gibi yamur altında ıslanmak geliyor ve kömür sobasının yanında kurumak ve ısınmak kestanede çizeriz belki ilerde balık yaptığımız gibi büroda bir de kestane partisi yapsak ne dersin?

çay kaynamış bi bardak içelim bu sırada faruk bana bi kaç tezahurat öğretiyo sonrada maça gitcez belki bi günde sivas maçına gider yiğidolar falan diye bağırırım seversem ilk defa dün maç dinledim fener konya maçını feneri hiç sevmiyorum dün dahada sevmedim satın almışlar maçı resmen he desenki maçtan anlıyormusun hayır hiç anlamam ama sattıklarını ben bile anladım düşünün yani

fenere bi kaç tezahurat ayazacaktımama çok küfürlü :) o zaman sadece şunu yazayım

bu sene şampiyon görelim sizi
ölmeden mezara gömmeyin bizi
korkutmaz bizleri musalla taşı
ölümüne seviyoruz biz BEŞİKTAŞI

Cumartesi, Ekim 01, 2005

radyo dinlerken aklıma gelen anılarım


bilgisayar başında otururken ve radyo dinnerken annem geliyor aklıma babam ve kardeşlerim , arkadaşlarım geliyor aklıma arkadaşlıklarım kilden oyunçak yapmalarım geliyor şimdilerde kocaman caddede yapılan maçlar bizim oynadıgımız çelik çomak o zamanlarda boyumuzu aşan otların içinde oynadıgımız saklanbaç ve hiç bir zaman beceremediğim futbol maçları ama oynadıgım zaman kimsenin karşıma çıkamadı ğı sanki savaşa gidermiş gibi allah allah nidaları ile topu kaleye götürüşüm geliyor hatta bahçedeki varilin içinde sıgara içişim ve kardeşime yakalandığımızda gerçek sıgara deel yalan sıgara die kandırdığımız geliyor aklıma ve müzik olarak bildiğimiz tek şey olan o eski ilahiler miskette yutulmalarım ,keçilerle toklaşmalar,mahallamizin köpeği ile gezmelerim ve zehirlendiği zaman can çekişmesi belkide ilk ölümü tanıdığım an ve kahbeliğide tabiki halamın bana verdiği işler için koşturuşum ve bu tükürük kurumadan git gel demeleri tanımadığım kadınlar tarafından kucaklarına almaları otobüste sevmeleri , şimdi hoş bi anı oldu hepsi zamanla geçiyo bıyıgımın ilk çıktıgı günler de gelmiyo deel dilimle hep oynardım sonra tıraş olmaya başlamalarım sonra otobuse sabah altıda binmelerim aslında binemeyişlerim kapıdan asılmalarım bindiğimde ise ayakda uyumalarım kizlerimin kırılıp sendelemelerim ve uyanmalarım daha birsürü şey sanki zaman tüneline girmişimde hepsini yeniden yaşamışım gerçi yaşamış kadar oluyor insan sizinde aklınıza geliyormu hiç bu yazıları okurken eğer hatırlatabilyorsam ne mutlu bana size birkaç anı anıları, güzel anılarla kalın ..........

Cuma, Eylül 30, 2005

sahtelerin içinde gerçegi aramak

sıkılıyorum bazen sahtelerin içinde gerçekleri aramaktan sevgi denen kavramın basitsenmesini aşkın oyun oldugunu görmekten bıkıyorum ,insanlardaki bu dengesizliği annayamamaktan ard niyetli insanların arkandan kuyunu kazdığını bilmekten bıkıyorum sana gülüp arkandan neler cevirdiğini öğrenmekten bıkıyorum bende ki deyerlerinin istismar edilmesini hazmedemiyorum bu kadar kişiliksiz insanların içince olmaktan sıkılıyorum ya onları götürün burdan ya beni yada durun beni götürün nereyemi samimi,dürüst,içten, sevgiyi,masumiyeti ve aşkı yaşayan toprağa olan aşkların diyarı anodoluya götürün yeterki götürün beni burdan yazın elli derece kuru sıcak olsun kışın eksi otuzlara kadar düşsün mühim değil yeterki samimi olunsun.......

Perşembe, Eylül 29, 2005

islamcılar ve sıradan insanlar


bu gün gazetemizi okurken geldi bunlar şunu düşündüm ve bugünde bu konu hakkında ufak bi söyleşi yaptık biz müslümanız diyoruz bize hep deniyor namaz kıl oruç tut vesaire bunları yapmayınca çok kötü gözle bakılıyo peki neden bize özellikle dürüst ol sözünün eri ol denmiyor deniyor ama niye ilk pilanda bunlar öğretilmiyor yada bizim sıradan insanlardan ne farkımız var tek farkımız namaz kılmamız saçımız sakalımız mı hani birimiz zorda olduğumuz zaman beraber olup yardım edecektik nerde kaldı bizim kardeşliğimiz hani biz bir vucudun azaları gibiydik kolumuzu bacağımızı kesiyolar bizden ses soluk çıkmıyor ama iş adam satmaya geldiğinde kahbelikde üstümüze yok. para yokken çok rahat konuşan vaatlerde bulunan insanlar paranın yüzünü görünce neden bu kadar değişiyor bizi bu kadar karekteri zayıf yapan nedir acaba kendimizi hiç sorguladık mı bize de verseler para biz de suscakmıyız beraber mücadele ederken kardeş dediğimiz insanlar menfaat araya girince neden düşman oluyor acaba dünyada cenneti yaşamak bizi bozuyormu yada biz avrupalıdan dahamı avrupalı olduk ne dersiniz bizim derdimiz ne aklımız neden bu kadar karışık acaba sorun aradığımız yer mi yanlış,sorun bizdemi yada islamcılar laikmi dini bi kenara bırakıp her şeyi yapıyor sonra gidip namazını kılıyor bir hırıstıyan güler yüzlü olabilirken bizim hocalarımız neden asık suratlı din adamı eşittir asık suratmı demek islamiyette bunu bana doğru bir şekilde annatacak bir babayiğit yokmu ?......

Pazar, Eylül 25, 2005

yakın ölçek


bügün istanbulun fethi,yer çekiminin keşfedilmesi, hazarfen ahmet çelebin uçması gibi önemli bir olayı gerçekleştirdik çünkü yerel basın arasındaki yerimizi aldık hemde ayrıcalıklı bir şekilde hemde ismimiz bu yaka gerçeıkdende umdugumuzdan fazlasını başardık hemde sevinçliyiz neşeliyiz allah herkese bu şekide ki hedefleri ni gerçekleştirmeyi nasip etsin bu hedefimizin gerçekleştirmesi bizi mutlu etti burda emeği geçen herkese teşekkür ederim sıralamak gerekirse faruk kardeşime melikeye ekber beye gülsüm ablaya davut kardeşime betül hanıma tuğba hanıma oruç kardeşime ki o olmasaydı gazatelerimize ulaşamayacaktık en az gazete nin hazırlığında emeği geçenler kadar bize yardımı dokundu ha bu arada ramazan kardeşimize hanımı ve yengemiz bizi gecenin geç saatlerine kadar misafir ettiği için tülaya . bize hamsileri pişirdiği için abdurrahmana ve gazetemizin halkla ilişkilerine bakan esra kardeşimizede defalarca samimi ve içten çalışmalarından dolayı teşekkür ederim allah bu çalışmalarımızın karşılıgını fazlasıyla versin inşallah .......

Cuma, Eylül 23, 2005

silahsızlanma da neymiş


bu aralar moda oldu silahsızlanma bırakan bırakana bence yanlış bir eylem bu yapılan sen neyine güvenip silah bırakıyosun sokak ta rahat gezebiliyormusun ki silahını bırakıyosun yada evine giren hırsızın sana zarar verebilme olasılığını biliyormusun ya bide uyanıksan gördüğün zaman ne yapacaksın göz göre göre seni soymalarınımı seyredeceksin bide evde çocugun hanımın varsa namusunu nasıl koruyacaksın diyelimki gördün bişi demedin ve polis çagırdın ve polis geldi senle dalga geçiyo evet işini yapmak yerine seni alaya alıyo ne yapmayı düşünüyosun silahını hala vermeyimi düşünüyosun hem şu sözü hiç unutmam babam derki eğer ben dışarda iken aileme sahip çıkamıyosam içerisi benim için daha hayırlıdır bence silahsızlanma doğru bir şey olabilir ama hangi şartlarda bu günümüzde doğru değil bence hem sen bütün silah meraklılarına ruhsatlı silah versen kaçak silahın önünü kesmiş olursun hemde kayıt altına almış olursun kim nerde neye karışmış rahatlıkla bulursun bence silah bir savunma aracıdır eğer silahsızlanılıyorsa insanlar kendilerini güvende hissetmeli o zaman deyil silah bırakmak ellerinide bağla istersen çünkü bir zarar gelmeyecegine emindir ve huzur içindedir ..........................

Çarşamba, Eylül 21, 2005

kayıp cep telefonları hikayesi

bu hikaye cep telefonu kaybeden kişnin duygularını anlatmaktatır cep telefonu onun her şeyidir hiç bi numarayı aklında tutmaz çünkü telefonu onun yerine aklında tutmaktadır sahibide onu karnı açıktıgı zaman şarj a takar ve karnını doyurur baş ucundan ayırmaz ayrılmak zor geliyordur çünkü birbirlerini deli gibi sevmektedirler günün birinde bir çarşamba günü bir terslik olur aniden birbirlerini kaybetmişlerdir artık yaapabilecek fazla bişi yoktur ama genç bu işi bu kadar çabuk bitirmeyecektir onu kimseye yar etmeyecektir ve öylede yapar telefonu kapatır ve ne yapması gerektiğini düşünür tek yol vardır aslında gidip hattın yenisini cıkartma k yaaaaaaaaaa bundan ötesi varmi yahu gıp gıcır telefonum kayboldu biz burda gelmiş naame aypıyoz alla alla ...................

Cuma, Eylül 16, 2005

eski günler


eskiden yani ben ondört yaşındayken al nalburiye de elamanken diye başlaycağım sözüme bu gün bundan dokuz sene öncesiydi ben orta okuldan ayrıldım ve iş hayatına girmem gerekti babam bir arkadaşı sayesinde al nalburiye ye elaman alınacağını öğrenmiş ban söyledi ben o zaman üsküdar da eskiden yedi depe ünv. olan şimdi ise istanbul ticaret ünv. karşısında olan bürodan aradık lokman yılmaz yani büyük patron çıktı telefona yada ona bağladılar babam normalde işe girecek kişinin sorması gereken ama ben küçük olmam dan dolayı bazı sorular sordu lokman amcanın verdiği cevap hala aklımda sen mi girecen işe yoksa oğlunmu tabi babamın cevabı oğlum oldu o zaman o konuşsun dedi ve beni çağırdı yarın gel görüşelim gittim görüştüm ve işe başladım cuma yada cumartesi idi herkes bana şu şunu söylüyolardı ne işin var bü gün burda pazartesi başlasaydın neyse başladık işe aradan biraz zaman geçti ve artık ısındım işe o zaman lar da üç tekerli el arabalarımız vardı biz iki kişi onla 500.600 kğ çivi yaşıyoz her işi yapıyoz zaten al nalburiyede olmayan mlz. hiç bi yerde olmaz müşterilerin sözü bu yani ineden ipliğe kadar yok yok o zaman lar iki tane depo onlarca çalıştığımız ith. üretici firma var küçük biyer deyil bu dediğim yer kırk kişi ye yakın insan çalışıyodu cuma günü sabah toplantılarımız olurdu cumartesi günü akşam beşte paydos ederdik bizim üç tane patronumuz vardır lokman amca hem firmanın kurucusu hemde babaları aziz abi büyük oğlu tombişti o zaman lar ama bana vız gelir tuttummu kıtır kıtır kemiklerini sıkardım şimdi gerçi zayıflamış epey az takışmazdık yani beni kızdırmaktan zevk alırdı hatta ağladığım bile oldu cok sempatik sevdiğim bir abim türker abi aziz abinin küçüğü oda sert görünümlü oda aziz abi gibi sarışın ama aziz abiden daha ciddi yani kurtlar vadisinde polat olmasa yerine oynayacak karekterde sportif bi abimiz akşamları beraber giderdik bazan vapurla kadıköye geçerdik vapur iskelesi karşısında içkili lokantalar vardı ve müşteri çekmeye calışan elamanlar vardı her seferinde turist sanarlardı bizde gülerdik akşamları nöbete kalanlar güllüoğludan tatlı ziyafeti cekerdik en çok süttü nuriye yi severdim ben genedede ondan alırdı zaten neyse ardan baştada dedigim gibi dokuz sene oldu ve iki gün önce gittim ve konuştuk ve güldük o zaman ağladıgım kızdıgım olaylara bün güldük iyiki yaşamışız dedik o günleri zaten en önemlisi bu değilmi anılarının olması hatırladığı zaman ağlayacak yada tebessüm edecek bişilerin olması değilmi bana o yıllarda sorarlardı okuyomusun diye hiç okumuyom demedim evet dedim hayat ünv. okuyorum gerçektende bir okuldu orası acısıyla tatlısıyla ne mi öğrendim hayatı öğrendim ders e kimlermi giriyordu inşaatcısından tutunda sanatcısına .turistinden tinercisine hırsızından polisine ünlüsünden ünsüzünden birçok kişiyi tanıdım orda öğrettiler hayatı bize siz hiç gölge tozu minare gölgesi ni bilir misiniz her derde devadır bir çok şeye iyi gelir onun nerde oldugunu öğrendik neyse epey uzadı tatı kaçmasın bu kadar yeter dile kolay altı sene bir ömür yetmiyo satırlar ama bir yerde bitmesi lazım işte böle al nalburiyede patronundan tutda arkadaşlarıma abilerime kardeşlerime hatta murada bile geçirdiğimiz zaman paylaştıgımız anılar için teşekkürler ................................

Perşembe, Eylül 15, 2005

dertler derya olmuş :)))

evet belki arabesk bir başlık ama ben şu an onu dinliyorum ve içinde bilmediğim bir sıkıntı var nedenini bende bilmiyorum ama biraz önce bir film izledim ismi geri döndüler alman yapımı bir film sevmedim ama bişey dikkatimi cekti orda yakınları geri dönenlerdede bir şaşkınlık vardı dona kalmışlardı sanki o an bütün duyguları kaybolmuş gibiydiler bendede nerdeyse aynı duygular var neyse hani bir söz vardır ya ne kadar gülersen o kadar ağlarsın diye tabi tam tersi de benim sıkıntılarım bu içimdeki bilmediğim sıkıntılarda bir günm yerini gülmelere bırakacaktır herhalde ama şunun farkındayım etrafımda olan biten e sessiz kalmak beni yoruyor aldırmıyorum gibi görünsede benim gözümden yaşlar içime akıyor herhalde dışarı akmasını o kadar istıyorumki anlatamam insan hiç ağlamak istermi ben istiyorum bana öyle geliyorki ağlayamayan insan duyguları körelmiş insanlıgını unutmuş biri olark geliyor ha bide yapmacık gülücükler nefret ediyorum onlardan herşey bu kadar basıtsenirmi hani nerde kaldı insani duygular biz yerde yatan kişi ye üzülüyoruz birimiz tutup kaldırmıyoruz insanlık bumudur acımak sadece acımak yerden kaldırmak değilmidir sizce sizce diyorum ama aslında kendime soruyorum şu bir gercek banene olmaması gerek hayatımızda atılmalıyız bi şeylerin önüne düzeltmek için herkes ben cennete gitmek istiytorum diyor ama kimse ölmek isremiyor ölüm bu kadar korkulacak bişey midir acaba korkmamız gerekiyomu gerçekten aslında aklım da doğru dürüst bişi ler yok aklıma geleni yazıyorum şu an bazı yerlerde saçmalamışsam kusura bakmayın şölede diyebiliriz şuçu lisan ettiysek af ola allaha emanet allah kalbinizden gülme kadar aglamyıda eksik etmesin amin ...................

Pazar, Eylül 11, 2005

bir dosta teşekkür

bu gün ilk yorumumu okudum çok hoşuma gitti yazılanlardan çok daha önemlisi yazandı sevdiğim bir insan bu abim benden sadece bir yaş büyük ama hiç bir zaman çekinmedim yada ona abii derken başkalarına karşı ezilmedim çünkü gerçekten sevdiğim ve saygı duyduğum bir şahsiyet kendisiyle beş yıla yakın bir iş hayatımız oldu ve bu günlere geldik o kendi işinin başında ben kendi işimin başındayım ve o zorluklardan sonra bunu hak ettiğimizi düşünüyorum kısacası insanlar kendini severse yanındakilerin onu sevmesi saygı duyması da olağan bir şiydir yorumundan dolayı sana teşekkür ederim muhammet abim allaha emanet ol sincabı da doktor a götür tedevi ettir bişi ler yap artık ben bir tane istiyorum ammada tembelmiş senin sincap yahu :)) neyse allaha emanet .......

Cuma, Eylül 09, 2005

selam olsun beni sevenlere


selam olsun beni sevenlere budur be sevmek insanları mutlu etmek ne hoş bir duygu yarabbi sevinmek annenin yavrusunu sevmeye dokunmaya kıyamamasıdır sevmek abinin kiraz bahçesinde kardeşimi yakalamasınlar diye kendini yakalatmasıdır sevmek unutmamaktır bayramlarda düğünlerde cenazelerde hatırlamaktır sevmek budur işte sevmelidir insan her mahluku boşuna deyildir hiç biri vardır bir nedeni muhakkak sevgi ve hürmetle allaha emanet ........

Çarşamba, Eylül 07, 2005

havalar soguyor hayat zorlaşıyor


havalar soğuyor hayat zorlaşıyor ve ben bir yaşıma daha giriyorum ve aynı havaların soğuması nasıl insan hayatını zora sokuyorsa büyümek yada sorumluluğumun artmasıda beni zora sokuyor ben ve tahminimce herkes ister yatmak istiyorum hiç elimi ayagımı kıpırdatmak istemiyorum ama bişeyler yapmam gerektiğinin bilincindeyim neyse iyi kötü bu kadar yıl geride kaldı artık hayatımda birşaylerin değişmesi gerekiyor ve benim için zorda olsa bunu yapmak zorundayım benim için zor olacak diyorum çünkü üzerimde bir tembellik var allah düşmanıma vermesin kardeşim faruk da olmasa hiç bir iş yapmicam kardeşim benim sağolsun çok yardımcı oluyo birisi tarafından dinnenmek güzel bir şey derdimi sıkıntımı paylaşır eğer o da olmasa ben çoktan pes etmiştim allah dostların yokluğunu vermesin amin..........

Pazar, Eylül 04, 2005

canım istanbul



CANIM İSTANBUL

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...

Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir " Katibim"i...

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...

Necip Fazıl KISAKÜREK

Cuma, Eylül 02, 2005

bir yerden tutmalı hayata


biryerden tutmalı hayata hiç bırakmamalı direnmeli aslında olumsuzluklara hayat bu kadar basit değil bırakılacak kadar pes ediliecek kadar hayat bir mercedes en lüks ünden iyi bilmeli değerini sabretmeli şükretmeli allaha sık sık her işe dört elle sarılmalı her şeyin en iyisini yapmalı her şeyin değerini bilmeli yara kurtlanmadan tedavi etmeli hatta dikkatli olmalı hiç yara bere içinde kalmamalı belkide insan kendini sevmeli insan aynaya baktıgında tiksinmemeli kendinden şımartmalı kendine övmeli sen en iyisisin sen yapabilirsin başarabilirsin demeli kendine olumsuzluklar olmalı hayatta ama ilacını bilmeli kendisi günlerini dolu dolu yaşamalı sevmeli herkesi sevdirmeli kendini her şeyi sevmeli hastalıgı bile sonunda gelecek sağlıklı bir günü düşünerek kedileri sevmeli kuşları sevmeli sokakdaki köpeği sevmeli vermeli sevgisini düşünkü elinde bir kese var verdikce çogalıyor bir veriyorsun beş geliyor beş veriyosun yirmibeş geliyor yerine cimrilik yapmamalı sevgide hep dağıtmalı sonunda baktıgında senin sevdiğin kişiler ve seni seven kişiler o kadar çokki hayat boyu hiç yanlız kalamayacagın kadar bence sorun sade ve sadece her şeyi sevmek bir işi yapacaksan o işi sevmelisin bir insanın yanında olacaksan onuda sevmelisin işin özü kendini fazlasıyla sevmekisin .........:)) allaha emanet

Salı, Ağustos 30, 2005

bu adamm benim babam :)))


günler ayları aylar yılları geride bıraktı ve bu kardeşinizin 24 yaşına girmesine günler kaldı evet bundan 24 sene önce 7 eylül 1982 de dünyaya gelmişim ve allah bana aslan gibi bir baba elinden geleni yapmaya calışan bir ana vermiş iyide etmiş belki bir baba bu kadar mükemmel olabilir belkide bu kadar arkadaş olabilir bence baba gibi bir baba adam gecesini gündüzüne katmış çalışmış çabalamış bizi bu duruma getirmiş belki gördügünüzde ne kadar sert diyebilirsiniz ama olması gerektiği kadar mükemmel bir baba günümüzde insanlar bir işi kaldıramazken ikinci iş yapmış akşam işten çıkmış mecdiyeköyde gazete dağıtmış araba yı kaçırmış çengelköye kadar yürümüş evdekiler ne yer ne içer diyip ögle yemegini bile yemeyen nadir bir şahsiyet hayat onuda eskitmiş saçları dökülmüş sakalları ağarmış ve on nüfuslu bir aileyi geçındirmiş oğlu amaliyat olduğu zaman arayıp sorduğunda titrek sesiyle halini hatrını sormasını unutmamış yanında olamamanın ezikligini sesinde belli eden bir adam ayaklarını öpmeyi bırak yalanacak bir adam ve yüce yaradanın dediği gibi ( benden sonra secde edeğiniz biri olsaydı kocanız olurdu ) dediği gibi bir koca annesinin babasının hayır duasını almak ugruna bütün işini gücünü bırakıp giden bir oğul hiç kimsenin benim sende hakkım var sen beniim hakkımı yedin diyemeyeceği bir insan iyi bir dost kimsenin kalbini kırmayan bir komşu herkes akrabalarından kaçarken o akrabalarını arayıp soran tanıştıran bir kişi çok küçük şeylerle mutlu olan bir baba açıkcası hayattan öyle büyük bir beklentisi olmayan tek beklentisi biz olan bir baba işte o baba benim babam

BU BENİM


Bu benim garipliğim,
Bak ağacın çatalında;
Rüzgarlı kuş yuvası,
Sallanır durur hala.

Bu benim hasretliğim,
Bak denizin dalgasında
Gider gelir kıyıya,
Oynaşır durur hala.

Bu benim bezginliğim,
Bak duvarın sıvasında;
Pul pul olmuş dökülür,
Dökülür durur hala.

Pazartesi, Ağustos 29, 2005

ve ailemiz genişlemeye devam ediyor... :)))


ve ailemiz genişlemeye devam ediyor... :))) evet yanlış duymadınız ailemiz genişliyor dedim benim 3 tane tavşanım var isimleri 1.bugs 2. bunny 3.kara oglan bugs ve kara oglan erkek ama bugs un hovardalığı yok tabi kara oglan bunu fırsat bilip dişiyi ayartmış ve sonucunda nur topu gibi 4 tane yavrumuz oldu allah analı babalı büyütsün çok sevimliler keratalar neyse ilk defa doğum yaptı benim tavşanım ve ilk defa bu kadar küçük bi tavşan yavrusu gördüm resimlerini görünce sizinde hoşunuza gidecek dün gece epey uğraştım kerataları yakalamaya sonunda başardım ve resminide hiç zaman kaybetneden çektim tabi çok ürkekler bi ses cıkarmaları var yakalayınca allahım olamaz böyle bişi genelde siyahlar ama beyaz lekeleride var hele birinin kafasında bizim orda yıldız denilen tarzda anlında neyse hade allaha emanet

Pazar, Ağustos 28, 2005

gündüzüm geceme günlerim birbirine karıştı


gündüzüm geceme günlerim birbirine karıştı herhangi bi düzenim yok artık ne elbiselerim dolabımda ne yatagım toplanıyo nede sıcak yemek yiyebiliyorum ekmek aralarıyla geçiştiriyorum hayatı yanlızlık allaha mahsus diye boşuna dememişler yani bu gün pazar ama ben hala iş yerindeyim ve benim için ev nerdeyse hiç bir şey ifade etmiyor sadece geçen sabah kalkmamda camı açtım ve havayı kokladım bahçe çok güzel kokuyordu ağaçlar otlar felan nerdeyse evde üç aydan beri yanlızım ve şimdi çok iyi anlıyorum yaşlıların evde tek başına günboyu durduklarında nasıl bir dünyaları oldugunu ama şu bir gerçek insanı insan yapan toplum bir insan kendini insanlardan soyutladığı zaman görünürdeki farkı olan konuşmayı bile unutabiliyor neyse bu günde bu kadar eger bu yazdıklarımı okuma zahmetine katlanan varsa teşekkür ederim beni ve duygularımı yanlız bırakmadıgın için allaha emanet .......... ha bu arada şunuda eklemeden edemicem benden nokta virgul beklemeyin benim duygularum da ne sona ne de duraklamaya yer var artık :))

Cumartesi, Ağustos 27, 2005

bizim mahallemiz


bizim mahallemiz güzeldi taki biz büyüyene kadar beraber karokola düşmemiz benim polisten dayak yiyipde onların bayılması bile ama artık büyüdük artık hepimiz çalışıoruz ben akşamları sokağa çıkıp da gezmeleri özledim bizim için tutku gibi bişey di gece gezmeleri sonunda polisten dayak yemekte olsa ama şimdi sanki bizim mahalle de değil yabancı bir yer de oturuyorum herkes yabancı tanıdıklarda nerde allahım kimse kalmamış sanki ben naparım yanlızlıktan allah tan kedimtavşanlarım var bahçemiz var en azından ama arkadaşlarım yok her biri taşınmış gitmiş başka ellere bu arada aile anne baba kardeşler evin ruhu gibiymiş benim için bunu da yeni anladım boş ev bi otel odasından farksızmış neyse 10 gün sonra geliyorlar ailem evin ruhu geri geliyor ya mahallenin ruhu o ne zaman geri gelcek yada gelcekmi acaba benim temennim geri gelmesi çünkü ben özlüyorum kardeşim gibi sevdiğim arkadaşlarımı özlüyorum ve geri istiyorum onları bana geri verin mahallemin ruhunu ......

Cuma, Ağustos 26, 2005

düşerimde kalkarımda


aşagı yukarı ben motor alalı 1 yıl aştı sayısız kazalar yaptım bi o kadar düştüm sağım solum yara bere içinde ama neden bu kadar geç kalmışım diyorum keşke daha önce alsaymışım yüce rabbime dua ediyorum iyiki bu motor ları yaratmışsın :) motor bi nebze ata benziyo ben ata binmesinide çok severim ve iyide binerim ben birazda yapı olarak ferah havadar yerleri sevmem sebebiyle motor beni tamamlıyor ben ve motor iyi bi ikili oluyoruz ama korkmuyoda değilim yani trafikte çok büyük kazalarda atlatmadım değil hele bir keresinde ölümden döndüm altunizade capıtol duragından çıkan otobüs sağ seritten öle bi çıktıki en sola geldi biz kaldırıma cıktık ve kıl payı kurtardık ben bu kadar günahkar bir kul olarak yüce rabbim beni bu kadar koruyor ya birde üstüme düşen görevleri yerine getirsem herhalde hiç bir kötük gelmez neyse saat 21:00 oldu şimdilik bu kadar yeter ........

Çarşamba, Ağustos 24, 2005


böyle sandıktan çıktım işte bende. Allah sonumuzu hayır etsin. benimde kedim var ama adı pamuk ama ismini bilmiyo kendisi. biraz da umarsız şerefsiz. işine geldimi ipliyo gelmedimi iplemiyo. kendi çapında karakter sahibi abimiz. pişmiş et, yoğurt, köy peyniri, kavurma haricinde yemek yemiyo. bide patatesi de çok seviyor. faruk sağır bu senin kedin diyor. onu hiç iplemiyo çünkü. faruk kedi sevmez zaten. hani evlisindir, dışarda çok kalamazsın, ailen felan vardır. pamuk böyle işte. iki günden fazla evden ayrı kalamıyorum. eve gitmediğim tek gecede ise ayhan'a telefon edip 250 gram ciğeri pişirip atmasını rica ediyorum. ayhan bizim mahallenin bakkalı yada marketi işte neyse. yakında askere gidecek, kedime ciğer yetiştirecek gönüllü arıyorum.

pamuk'un fotolarını sonra yayımlayacağım :)