Çarşamba, Ağustos 09, 2006

bir beyaz kağıda ne yapılabilir?

kötü ışıkladındırılmış bir vitrin var. içeride sadece ölü çocuk olmasını umursayan müşteriler var. dışarıda sadece çoğu arap çoğu türk çoğu insan yani eninde sonu hep insan var. ramallahta ali var, ustamın kızına bakarım diyen şair var. o topraklara öyle yakışır ki top mermileri, geceleri gökyüzü ışıldar, gündüzleri bir sürü şiir var. gündüz de olsa, gece de olsa hanzala var. bir tek hanzala var. o cesetlerin bizim için önemli olması sadece çocuklara ait olduğundan mıdır nedir, çok çocuk cesedi var. o çocuklar yerine babalarını defnetseler iplemeyecek dimağlar var.

savaş var. ölü var ve de ölüm var. ölümden korkmayan insanları anlamaya çalışmadım hiç. olur ki anlarım diye korktum. olur ki ben de korkmam ölümden. insan bence korkmalıdır ölümden. korkmalıdır ölmekten. korkusuna rağmen göze alacaksa işte o zaman almalıdır. bir ayağı diğerinden kısa olduğu için değil, bir ayağı diğerinden kısa kalacak olsa da, yani bu kısalığa rağmen koşmalıdır yada koşmaktan korkmalıdır.

savaş var, ölmek var. izleyen var, seyreden var. yavşak sağcılar var, içinin yandığını söyleyen koca götlü solcular var. severadım koşan çocuklar da var ama. bir hanzala var sadece. bir hanzala var koskaca savaşta yıllardır dik durabilen.

büyükelçilerimiz var, dahası devletimiz en büyüğü var. evet var. cephedeki siyonist askerleri besleyen ay-yıldızlı kimlik taşıyanlar da var. arkadaşlarımız var, ay-yıldızın ne anlama geldiğini bilmeyen arkadaşlarımız var. bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır dizesini yanlış anlayan ahmak arkadaşlarmız var. rengini şehitlerin kanından almış bir bayrağı, üzerine çocukların ve kadınların ve babaların dahası masumların kanlarıyla birlikte arkadaşlık adına aynı yere dikenler de var. birlikte yemek yiyenler var, devletimiz var çok şükür, devletimizin büyükleri de var hamd olsun.

ve fakat bütün raslantıları reddeden hanzala var. yaralı yarasız sevdaları var. bir beyaz kağıt var sadece dimdik durabilen, bir beyaz kağıt var bir mucizeyi anlatan. en büyük kahramanı bir beyaz kağıt üzerindeki karikatür olarak duran bir halkın ölüleri elbette çocuklar olacaktır, bunu bilmeyenler var. var. var.

sokaklarımıza ne kadar sevdiğimiz adamlar varsa onların isimleri verdik. sevdiğimiz çok adam var. hiç bir şey alıp hiç bir şey veren adamlarımız var. onların her sokakta ismi var.sırtını israile değil adı ahmet olanlara, mustafa olanlara, recep olanlara, nejdet olanlara, yusuf olanlara dönen bir hanzala var. bize dönen hanzala var. çocuklar var diye dövünen yeni yetme gençler var. sayfalarına ölü çocuk fotoğrafları koyarak tatmin olan bloggerlar var, hiç bahsetmeyenler de var. israil türkiye parlementolar arası dostluk derneğine meclisin yarıdan fazlası üyeydi ve bir kısmı geçen hafta içinde istifa etti. ama hala üye kalmayı tercih edenler var. bu zulum bu sevda bitmez diyen ahmaklar var. kentlerde hukuk okumaya, memleketi kurtarmaya gelmişler var. hanzala var ama sadece. sadece sırtını dönen bir kahraman var.

kendine ait değil, başkalarının küfürlerini mırıldanan dudaklar var. kendi aşkını değil başkalarının sevdalarını yaşayan kalpler var. kendi acısını değil başkasının derdini sızlayan yürekler var. şimdi başkalarının değil, kendi duruşunuzun nasıl olduğunu merak ediyorum. başkalarının vitrininden aldığınız sloganları değil, gözlerinizin çektiği fotoğrafları merak ediyorum.

soru şu: bir beyaz kağıda ne yapılabilir?

bir balon çizilebilir, bir uçak yapılabilir, belki bir uçurtma, bir mektup da yazılır aslında, ya da bir karikatür. artık sizin elinizden ne geliyorsa...

beyaz kağıtlarınızı yada anlatımlarınızı bekliyorum.

(gelen kağıtlardan birisini seçip bu olaya destek olmayı kabul eden kişisel bloglarda, yada diğer sitelerde yayımlamayı planlıyoruz. şimdiden 5 tane arkadaş destek verdi. bununla ilgili de iletişime geçebiliriz. )

Faruk Yücel - Yazıhane

Çarşamba, Ağustos 02, 2006

geber israil


evet aynını diyorum geber israil hatta yahudilerden nefret ediyorum yavşak şahsiyetli menfaatçi şerefsizler sadece mazluma güç yetiren bunlada övünen alçaklar kanım kaynıyor kendimi zor tutuyorum hazmedemiyorum kendi kendimi yiyorum yalanunın biri bin para yada doğrulugu ne kadar tartışılsada bunları kör testereyle kasicaksin dünyayada ibret olsun diye izleteceksin diyorum ama yatsın kalksınlar yeri gögü yaradana şükretsinler ki benim dinim buna izin vermiyor ama bir hata yaparlar ve türkiye ile savaşma yannışında bulurlar ve vatan nasıl savunulur bir israil askeri sakağının arasından nasıl indirilir görsünler allahdan isteğim bu domuzdan daha yararsız insanları yapdıklarının yanına kalmamasıdır bundan önce 1940 lı yıllarda kurulan bu devlet ordaki katlettiği (sehit ettiği ) insanların kanında bogulmalarıdır daha çok şey geçiriyorum aklımdan onlarıda ..................................................................... böyle sıraladığımı farzedin allaha emanet .

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

Srebrenitza katliamının yıl dönümüydü dün hatırladınız mı ?


bundan11 sene önce Bosna Hersek de Müslüman,lar destan yazar ve kafirlere karsı dinlerini namuslarını ve vatanlarını savunurken, Sırplar Srebrenitza da 8000 kişi yi katlettiler ve fabrikalarda parçalara ayırıp toplu mezarlara doldurdular bu bir Afrika ülkesi de değildi bu Avrupanın tam ortasındaydı dünya göz yumdu ama Müslüman,lar uyumadı dünyanın her yerinden cihada koştular savaşdılar gazi oldular şehit oldular dünya her şeye şahit oldu ama mudahale etme zahmetinde bulunmadı vel hasıl kara bir leke oldu insanlık için Müslümanların dünyadaki yaşıyan insanlar için br önem teşkil etmediği Müslümanın dostunun sadece Müslüman olduğu bir kez daha kanıtlandı bunun dışındaki toplum menfaatleri uğruna her şeyi yaptığına tanık olduk hep beraber her şeyin giyim le yada söylemle olmadığını gördük beraberce Allahın yardımları,da açıkça ortadaydı bu gün Bosna,da halk kendini Türk olarak adlandırıyor peki biz ne kadar Boşnak olabildik acaba ( bu yazımda sohbetiyle bana ilham verdiği için Faruk kardeşime teşekkürlerimi bir borç bilirim ) Allaha emanet olun …

Salı, Temmuz 11, 2006

komşu kızı

ortalama bir haftadır çalışmıyorum son iki gündürde bir arkadaşın işyerine bakıyorum burda oldukca boş zamanım oldu (tesadüfen )ve çekmecede bir film buldum komşu kızı adında dün bir kere izledim gerçekden güzel bir filmdi biraz amarikan pizza yı anımsatıyordu ama konu olarak çok orjinal bir konu seçılmişdi izledim ve çok beğendim akşam eve götürdüm ve bir kopyasını aldım çünkü tam arşivlik bir filmdi bu günde burdaki elaman hasan bi kere daha izleyelim ben tam izlemedim dedi ve bir kere daha izledik konusu şu sekilde

lise son sınıfda okuyan matthew kidman (emile hirsch) iyi bir dereceyle mezun olmak ve sorunlardan uzak olmak istemekdedir .ne yazıkkı sorunlar yan kapıda durmakdadır ve matthew seksi komşusu Danielle in ( Elissa Cuthbert) baştan çıkarıcı güzelliğine karşı koyamaz .matthew Danielle ,in intikam almakisteyen eski eskek arkadaşıve pekde hoş olmayan geçmişini öğrenince,birden geleceğini riske atmış olduğunu anlar ve bu aşk üçgeni hayatını alt üst eder. böle bi film işte ...:)

Çarşamba, Temmuz 05, 2006

ev hayatı

bu günlerde yanlız kalmakdayım evde ne rezalet bi durum annamatam her şey evde o kadar yerli yerinde sessiz sakinki kedi de olmasa benden başka bişi yok sanki ben kedim ve kerdeşim salih kediyle yapdığım sohbet salihle yapdığımdan daha fazladır salihle hiç konuşmuyodadegilim aslında her konuşmasında bana bişiler emrediyo gibime geliyo bende sinirleniyorum ve sohbet yarım kalıyo neyse asıl mesele evdekiler bundan 15 gün kadar önce kjöye gittiler evde o akşam açdığımız yatak hala açık perdeler 24 saat kapalı bizde bu kadar sessizliğe alışamdık evde yannızlık kötü bir yaşam tarzı benim gibi bir insana bide baş belası bilal var onun ani baskınlarıda olmasa dünyada sadece ben varım sanacam allahdan eve karı kız atmıyoz basılırız alemallah :) neyse böle işte .......

Pazar, Temmuz 02, 2006

öldük öldük dirildik


günlerden cuma saat akşam 22,00 cıvarı ben işden çıkıp üsküdara geçiyorum kardeşim faruk uda alıp sultanbeylıye gidecez bürosuna gidiyorum beş on dakkada hazırlanıyo çıkıyoruz emekdar motora atlıyıp yola koyulıyoruz her zamanki gibi gişeleri geçmeden imes sapagına geldiğimizde motorda anormal bir durum oldugunu annıyorum sapakdan çıkdık yagını tamamladık tekrar koyulduk yola gişelerden kaçak bir şekilde geçdik (motorun varsa ve gişeden para veriyosan mal muamelesi görürsün ) tır ların durdugubekleme yerinide geçdik travestilere gelmeden lastik sallanmaya başladı faruk dediki sagdan gidelim sağa geçdik biraz gitdik gitmedik lastik gümledi ben ilk başda panikledim frene bastım bakdım savuruyo frenı bırakdım gazıda bırakdım motor açayıp savuruyo sağa sola bi bariyerlere yaklaşıyoz düzeltiyorum bu sever diyer taraafa didiyo o anda faruka bişiler dedim ama hatırlayamıyorum panık yapma gibi bişiler herhal biraz giddik durduk indik hemen birbirimizi tebrik ettik öpüştük birer cıgara yaktık kafamız yerine geldikden sonra nasıl giderizin derdine düşdük sağolsun ömer abimiz aracında benzini olmamasına ramen geldi aldı bizi araba bize gelirken hararet yapmış hortumu da patlamış ıslata ıslata geldı faruk farketmese belki araba ilede yolda kalacaktık motoru arabanın koyduk önce faruku maça yetişdirdik biraz geçde olsa sonra bize gittik bir günümüz böle geçdi ölümle yaşam arasındaki çizgi bizim için bir motor lastiği kalınlıgındaydı bu seferlik.....

Cumartesi, Mayıs 27, 2006

ustadı kaybetmemizin yıl dönümü

usdat necip fazıl kısakürek i rahmetle anıyor allahdan gani gani rahmet eylesin mekanı cennet olsun ben usdadı sakarya şiiriyle tanıma fırsatı buldum tam olarakda tanıya bilmiş deyilim ama duydugum bir hikayesi çok hoşuma gitmişdi dogrusu usdadın hapis tıllarında geçen bir olay şöyle

üsdad hapisdeyken bunu ziyarete bir seveni geliyor adam hiç görmermiş ama gardıyana söylüyo gardıyanda içeri gönderiyo içeride oturan neçip fazılın yanına gidiyor ve diyor ki ben necip fazılı lı görücektim usdat diyorki tanırmısın evet diyor nasıl birisidir diyee soruyor adam tarıf ediyor uzun boylu iri yarı babayiğit bir adamdır diye tanımlıyor fazılda burda değil diye adamı geri gönderiyor yanındakı arkadaşı soruyor neden sen oldugunu söylemedin diye usdat da ekliyor o adam beni deyil kafasındakı ni arıyor beni görürse hayel kırıklıgına ugrar diyor
ama usdad yapı olarak boylu poslu olmasada kişilik olarak gerçekdende kaliteli bir insan istisnai bir sahıs bu ülkenin sahip oldugu insanlardan biri allah gani gani rahmet eylesin bizim gibi insanlar onun yolundan giderek onu n fikrini dolayısıyla kendini yaşatmaya devam edecek dir .

Cumartesi, Mayıs 20, 2006

özlemişim böyle geceleri

ne zamandır yapamıyordum böyle kaçamaklar sabahlara kadar sohbet etmeyi demlikler dolusu çay içmeyi bitirdiimiz sıgaraları boşalan paketleri tek bir eksiimiz vardı oda fotoraf ölümsüzleşmesi için, baktıımızda iç çekecegimiz fotograflar eksik sadece sabh yaptıgım sucuklu yumurtada fena deyildi hani neyse annayacagınız özlemişim böle güzellikleri ....

Cuma, Mayıs 19, 2006

dışardayım o da yetmesse motor üstündeyim

daha önceki işlerime nazaran bu iş deyüşük bi iş şimdilik istanbul içi çalışıyorum ama motorum değişir değişmez dışarı doru açılmayı düşünüyorum bu arada işi biraz daha geliştirip kuryecinin anotomisi diye bir kitap bile yayınlamıyı düşünüyorum nasipse çalışmalarına yeni başladım bir aksilik olmassa yazıhane yayınları ndan çıkartacam ...

hoş gelin kardeş

bu yazıyı yazmadan hemen önce bir şey aklıma geldi bundan üç beş ay önce ben bir yazı yazmıştım ailem genişledi diye tavşanım dogum yapmışdı bu yazıyı yazdıkdan hemen sonra akşam eve gittiğimde bir tane bile yavru kalmamıştır. hepsi kedi yemişdi ,şimdi ne alaka diyebilirsiniz ama kardeşimide bir kedi yer diye korkuyorum açıkcası velhasıl kardeşim hoş geldın blog uma duygularını benle paylaşacagın için sana şükranlarımı sunuyorum sagolasın var olasın ..

höylöylöy

madem sinan çetin cihangirdeki kedileri toplayıp öldürüyormuş, o halde bizde bunu protesto ediyoruz arkadaşlar. yeter diyoruz icabında toplanıp cihangir meydanında çıplak eylem yapiyoruz.

hayırlı uğurlu olsun, son zamanlarda herkesler yapiyor bu gibin şeyleri. bir moda takip etme hastalığım varki sormayın gitsin :p

Cumartesi, Nisan 22, 2006

bu gün galatasaraylıyız tüm beşiktaş lılar

herkes fener yener desede benim gönlüm galatasaraydan yana yenmesi temennisi ile

Pazar, Nisan 16, 2006

her patron taşıyamaz beni

hani ünlü kadınlar eş seçiminde zorlanırlar ya her erkek beni taşıyamaz diye bende iş seçiminde zorlanıyorum işimi kapattıkdan sonra ( iflas ettikden sonra ) müracat ettiğim bazi iş yerleri sen çalışmassın dediler bazıları biraz çalışdıkdan sonra çeşitli bahanelerle işden çıkardılar ( resmen kovdular ) bazıları diyorum aslında bir yerde böle bir durum başıma geldı neyse bana genel olarak söylenen tek kelime sen çalışmassın kendinm yine iş yeri felan açarsın genel kanaat bu şekilde ülen sermayesiz iş kuruldugu nerde görülmüş ben sıgara parası bulamıyorum adamlar bana iş yeri açarsın diyo en sonunda hiç biri olmassa gidip bi kurye firmasına çalışagım bir nebze benim kendi işim olmuş oluyo neyse hayırlısı diyelim ne dim beni tek taşıyabilecek patron benim motor olacak sonunda ........

Pazartesi, Mart 06, 2006

bu bir CV dir benim hayat C V im

adım : muhammet
soy adım : bozkurt
gerisi altta yazılı olarak sunulmaktadadır

ben ki muhammet bozkurt aslen sivaslı olmama ragmen istanbulda dogmuş büyümüş ve istanbukun köy denilebilecek bir ilçesinde okula başlamışım ilk okulu burda yani sultanbeylide bitirmişim ve orta okula üsküdara gelmeye başlamışım ve ve üsküdarla tanışmışım o zaman lar burdada bir yarım dönem okuduktan sonra esatpaşa ordan sultanbeylidede imam hatip açılmış ve bu sefer de sultanbeyliye geri dönmüşüm ikinçi sınıfta iken sekiz zayıfla yeterince devamsızlıkla sınıfta kalmışım ve okulu bırakmaya karar verip kartalda bir matbaa da işe başlamışım bir sene kadar burda çalıştıkdan sonra yaz ayında sivasa gitmek için burdanda ayrıldım ve üç ay kadar sivasta kaldıkdan sonra istanbula geri geldim ve babamın çabalarıyla iş arama çabalrına başladım bir tanıdık vasıtası ile karaköyde perşembe pazarında işe başladım sabah altıda kalkar sekize kadar işe gider sekizden altıya kadar çalışır ( o gün içinde patronla iyi geçinmişsem cezamda yoksa) altıyı on geçe kart çeker ve çıkardım not :: devam edecek ......

Pazartesi, Şubat 20, 2006

ince saz ve nezaketlerindeki incelik


dün altunizade kültür merkezinde doya doya dinnediğim ince saz beni ve ordakileri kelimenin tam annamıyla mest etti ilk defa canlı dinneme şansı buldugum grup gerçekdende izleyenlere güzel vakit geçirtdi ilk defa böyle bir konsere gitmeme ramen ve çogu kişiler gibi müzik dendiğinde hep içinde kelimelerin olmasının gerektiğini düşünen bir insandım düşüncem değişti tabi kimse onler için kendini yerden yere atmıyordu ama gereken ilgiyi ve beğenilerini alkışlarıyla tempo tutarak yeterince gösteriyorlardı üsküdar da böyle bir etkinlik olmasından dolayı ve benimde o etkinlikde bulunmamdan dolayı çok mutlu oldugumu söylemem gerek sizde böyle etkinlikleri fırsatınız oldugunda kaçırmasanız iyi olur diye düşünüyorum muhakkak etkinliklerle ilgili bir broşür edinin ve izleyin çünkü gitaristin ne kadar içten ve coşkulu bir şekilde gülümsüyerek çaldıgını görün ve derlerinizden arının garantisini verebilirim size kesinlikle rahatlatıçı ...

Perşembe, Şubat 09, 2006

ne zaman dır bir şeyler yazmamıştım çok zaman geçdı nete girmeyeli doğru dürüst ama hayat sıkıntı dan ibaret nerdeyse bir sorunu hallediyorsun diyeri çıkıyor fırsat kalmıyor herhalde ama ben umutluyum gelecek günlerden umarım umudum kırılmaz ....